Vesayet; velayet altında bulunmayan küçüğün veya bazı hallerde ergin kişilerin hukuki menfaatlerini korumak için getirilmiş bir kurumdur. Vesayet gerektiren haller kanunda tahdidi olarak belirtilmiştir. Vesayet altına alınan kişilere vasi atanması zorunludur. Vasi; vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukukî işlemlerde onu temsil etmekle yükümlü kişidir.
Vesayeti Gerektiren Haller
Medeni Kanun gereği vesayet altına alınmayı gerektiren 4 hal bulunmaktadır. Bunlar; küçüklük, kısıtlama, özgürlüğü bağlayıcı ceza ve istektir.
1. Küçüklük
Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir hâlin varlığını öğrenen nüfus memurları, idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.
Küçük çocuk ergin olana dek anne babasının velayeti altındadır. Ancak bazı durumlarda anne baba çocuğun velayetine sahip olamaz. İşte bu durumlarda çocuğun hukuki menfaatleri korumak için küçüğe vasi atanması gerekmektedir.
2. Kısıtlama
a. Akıl Hastalığı veya Akıl Zayıflığı
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır. Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.
b. Savurganlık, Alkol veya Uyuşturucu Madde Bağımlılığı, Kötü Yaşama Tarzı, Kötü Yönetim
Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.
3. Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza
Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanır. Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.
4. İstek Üzerine
Yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir.
Yukarıda tahdidi olarak belirtilen bu hallerde ilgili kişiye vasi atanması, kanun gereğince zorunlu olarak kabul edilmiştir.
Vesayet Davasında Usul
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmî sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Hâkim, karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir.
Alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, savurganlığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimi veya isteği sebebiyle kısıtlanan ilgili kişinin de hâkim tarafından dinlenmesi zorunludur.
Kısıtlama kararı kesinleşmesinin ardından, kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilân edilir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Vesayet davasında yetkili mahkeme; kısıtlının veya küçüğün yerleşim yeridir. Görevli mahkeme ise; Sulh Hukuk Mahkemeleridir.
Vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir. Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi, yerleşim yerini değiştiremez. Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilân olunur.
Medeni Kanun gereğince; vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi; denetim makamı ise; asliye hukuk mahkemesidir.
Vasi Atanmasının Koşulları
Vesayet makamı, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atar. Gereken durumlarda, bu görevi birlikte veya vesayet makamı tarafından belirlenen yetkileri uyarınca ayrı ayrı yerine getirmek üzere birden çok vasi atanabilir. Rızaları bulunmadıkça birden çok kimse vesayeti birlikte yürütmekle görevlendirilemez.
Vesayet makamı, haklı sebepler engel olmadıkça, vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla bu göreve atar. Vasiliğe, vesayet altına alınacak kişinin ya da ana veya babasının gösterdiği kimse atanır.
Vesayet altına alınan kimsenin yerleşim yerinde oturanlardan vasiliğe atananlar, bu görevi kabul etmekle yükümlüdürler.
Altmış yaşını doldurmuş olanlar, bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek olanlar, dörtten çok çocuğun velisi olanlar, üzerinde vasilik görevi olanlar, Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar, hâkimlik ve savcılık mesleği mensupları vasilik görevinden kaçınma hakkına sahiptir.
Buna ek olarak, kısıtlılar, kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler, menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık bulunanlar, ilgili vesayet daireleri hâkimleri vasi olarak seçilemezler.
Vesayet makamı, gecikmeksizin vasi atamakla yükümlüdür. İlgili makamca verilmiş olan atama kararı, vasiye hemen tebliğ edilir.
Vasinin Görevleri
Medeni Kanun’un ilgili hükmü gereği vasinin görevleri; defter tutmak, değerli şeylerin saklanması, taşınırların satılması, paraların yatırılması, ticarî ve sınaî işletmeleri yönetmek ve taşınmazların satılmasıdır.
Vasi, görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye verdiği zarardan sorumludur. Ayrıca vesayet altındaki kişi adına kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak yasaktır.
Vasinin Görev Süresi
Vasi, kural olarak 2 yıl için atanır. Vesayet makamı, bu süreyi her defasında ikişer yıl uzatabilir. 4 yıl dolunca vasi, vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.
Vasilikten Kaçınma ve İtiraz
Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak 10 gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir. İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak 10 gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir.
Vesayet makamı, vasilikten kaçınma veya itiraz sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atar; yerinde görmediği takdirde, bu konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere durumu denetim makamına bildirir. Vasiliğe atanan kimse, vasilikten kaçınmış veya atanmasına itiraz edilmiş olsa bile, yerine bir başkası atanıncaya kadar vasiye ait görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.
Vesayetin Sona Ermesi
Küçük üzerindeki vesayet, onun ergin olmasıyla kendiliğinden sona erer.
Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis hâlinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar. Diğer kısıtlılar üzerindeki vesayet, yetkili vesayet makamının kararıyla sona erer.
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı yüzünden kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılmasına, ancak kısıtlama sebebinin ortadan kalkmış olduğunun resmî sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi hâlinde karar verilebilir.
Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kısıtlanmış olan kişinin vesayetin kaldırılmasını isteyebilmesi, en az bir yıldan beri vesayet altına alınmasını gerektiren sebeple ilgili olarak bir şikâyete meydan vermemiş olmasına bağlıdır.
Kendi isteğiyle kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılması, kısıtlamayı gerektiren sebebin ortadan kalkmasına bağlıdır.
Vasilik Görevinin Sona Ermesi
Vasilik görevi; fiil ehliyetinin yitirilmesi, ölüm, vasilik süresinin sona ermesi, uzatılmaması, vasiliğe engel sebebin veya kaçınma sebebinin ortaya çıkması ve istek hallerinde sona erer.
Ayrıca vasi, görevini ağır surette savsaklar, yetkilerini kötüye kullanır veya güveni sarsıcı davranışlarda bulunur ya da borç ödemede acze düşerse, vesayet makamı tarafından görevden alınır.
Konu ile İlgili Emsal Kararlar
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2012/7412 E. 2012/8343 K. 02.07.2012 K.T.
“Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının annesi S.’in akıl hastası olduğundan bahisle Türk Medeni Kanununun 405. maddesi uyarınca kısıtlanmasını, kendisine davacının vasi tayin edilmesini istemiş, mahkemece Bursa Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 06.02.2012 tarihli Uz. Dr. O. Y. imzalı vasi tayinine gerek olmadığı yönündeki raporu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 409/2.maddesi, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verilebileceğini, hâkimin karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenilen kişiyi dinleyebileceğini hükme bağlamıştır. Somut olayda akıl hastalığı nedeniyle vasi tayini istemi mahkemece tek hekim raporuna dayanılarak reddedilmiştir. Tek hekim tarafından verilen rapor Türk Medeni Kanununun 405.maddesindeki kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığı hususunda yeterli değildir. Mahkemece kısıtlanması istenilen S.S.’nin tam teşekküllü bir devlet hastanesine veya Adli Tıp ilgili İhtisas Kuruluna sevk edilmesi ve muayenesi yaptırılarak ilgilide Türk Medeni Kanununun 405.maddesinde yer alan kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespiti ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.”
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/16317 E. 2016/1343 K. 09.02.2016 K.T.
“Türk Medenî Kanununun 411. maddesine göre, “vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairesine aittir. Yine, aynı Kanunun 22. maddesi uyarınca da, “Bir öğretim kurumuna devam etmek için bir yerde bulunma ya da eğitim, sağlık, bakım veya ceza kurumuna konulma, yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmaz.”
Her ne kadar TMK’nın 22. maddesinde bakım kurumuna konulmanın yeni yerleşim yeri edinme sonucunu doğurmayacağı düzenlenmişse de kısıtlının 2011 yılından itibaren bakımevlerinde kaldığı, kendisine bakacak kimsesinin olmadığı ve bakım ve gözetiminin sürekli bakımevinde gerçekleştirildiği, sürekli yerleşmek niyetiyle bakımevinde kaldığı, kısıtlının … ilinde bakımevinde kaldığı ve … Sulh Hukuk Mahkemesince yerleşim yeri değişikliğine izin verildiği anlaşıldığından, uyuşmazlığın … Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir.”
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/15543 E. 2015/892 K. 22.01.2015 K.T.
“Türk Medeni Kanunu’nun 422. maddesi gereğince, vasinin sıfatına karşı yapılan itirazları veya vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini inceleme görevi, öncelikle vesayet makamı olan sulh mahkemesine, onun kabul etmemesi halinde de denetim makamı olan asliye mahkemesine ait olduğundan; vasilikten kaçınmaya yönelik dilekçenin, vesayet makamınca yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde değerlendirilip yerinde görülmediği takdirde buna ilişkin kararla birlikte evrakın denetim makamına gönderilmesi ve denetim makamınca bu konuda Türk Medeni Kanunu’nun 488. maddesi uyarınca kesin bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verildi.”